Gece gözlerimi kapadığımda yorulmuşluğumu dinlerim zaman zaman...
O sessizliğin içindeki sesleri.
Sonra yoğunlaşan bir ses gelir kulağıma, kimi zaman saatimin tıkırdısı, kimi zaman uğuldayan klimanın motoru.
Ama bazen bir ses gelir ki çok rahatsız olurum. saatler uykuyu gösterirken, belki bir çoğu rüyasının ortasında dolaşırken komşu evden gelen bağrışmalar.
Çok sevinmiştik genç bir çift taşındı yanımıza diye. Yeni evli olmaları ayrıntı gibi söyleniyordu sürekli. Neyse artık bu yeni evlilerin eskilere oranla artısı. Balığın baştan kokacağının tespiti var nasılsa, gerisi boş...
Tartışmanın öncesi neydi bilmiyorum ama duvarlarımızın inceliği artan ses tonuyla her şeyi net duymamıza sebep oluyordu.
- Sen git tedavi gör...
-Asıl senin ihtiyacın var tedaviye..
-Gerizekalı bırak beni, üçe kadar sayıyorum.
-Bir, iki, üç....
Diğeri bırakır anlaşılan çünkü kavga aşağı kattan yukarı kata bağrışmalarla devam eder.
Seni tanıdığım güne lanet olsun !
Böyle bir cümleyi sarf etmek , sarf etmeyi bırak düşünmek... Bu düşünce içini kemirmez mi insanın. Nasıl devam edebilirsin o kişiye bunu söylediğinde. Yada diğeri nasıl kaldırır bundan sonrasını. Soru üzerine soru doğuran ben, bir duvar ötedeki odanın orta yerinde bunları düşünüyor.Aralarında duran görünmez kimliğim ikisine bakıyor sadece. Bu kadar basit mi her şey diye.
Sonrasında karşılaşırız belki. El ele tutuşup gülerler birbirlerine aşkımlı sohbetler eşliğinde. Ama ben unutmam o duyduğumu, unutamam. Ve sonra da inanamam onlara. İnanmam...
Nice birliktelikler var dışarıda değişen. Elbet dört duvar bilir her şeyi, elbet dört duvar saklar. Ama bilinenleri nasıl saklarsın. Bildiklerim karşısında duruşlar var tahammül edemediğim. Aslında banane olan, ama içimdeki adam olun lennn'i durduramadığım.
Aşkımlar daha baskındır onların cümlelerinde, daha sıkı tutarlar ellerini ve daha derin bakarlar gözlerine. Bilmezler ki her şey çerçevelidir ilişkilerinde.
Home Sweet Home'un içinde ne saklı cevherler var aslında. Kapısını açtığınızda içerisinde huzur buldugunuz ve sizi kokusuyla bile mest eden huzur dolu bir dört duvar diliyorum...
SEVGİYLE .
10 yorum:
Sen yaşını bizden mi saklıyorsun yoksa seni güççük mü yazdırmış baban nüfus idaresine, bu ne olgun cümleler Buğdayım. Severim ben seni, hem de çok...
Genç bir kadın olarak çok güzel, çok içten ifade etmişsin duygu ve düşüncelerini.
Artık, evlerde, iş yerlerinde, sokakta her türlü ilişki bu iki yüzlülükle sürüp gidiyor.
Ya da yapyalnız kalıveriyorsun
bu amansız kurallara uyamazsan.
Hassas yüreğine sağlık...
Buğdayım canı gönülden amin diyorum, bu arda sen nasılsın, iyileştin mi?öpüyorum
Leylakım seni ben de pek çok severim.Hımmm ben güççüğüm ki, büyümedim ki.Yaşım doğru ki. Ama ara sıra akıllı laflar ederim bööle :)
Asuman abla,keşke birçok kişi hassaslığın ne demek olduğunu bilse. Hassas olanlar olmayanları bir nebze olsa etkiler çünkü.Ve şu iki yüzlülük meselesi. Maskeler mecburen hep var ama o maskenin niyeti önemli. Sahtelik için mi kullanıyorsun yoksa gizlilik için mi, diyerekten devam eder gider :)
Sevdacımcım, iyileştim sayılır. Ses değişimi ve öksürük dışında bir şeyim kalmadı. Ben de öptüm ikinizi :)
canım, çok doğru yazmışsın
sahte beraberlikler belki de öyle mutlu ve huzurlular
alışmışlar bu şekilde davranmaya birbirlerine
insna o lafları sarf edip sonra nasıl aşkımlı konuşur
ben de hiç anlamam
sen en iyisi yatmadan kulaklarına bir şey tıka
senin de huzurun kaçmasın
sevgiler
Mavianne bu fikrine bayıldım işte, pamukları hazırlarım bir dahakine :)
Çok etkilendim yazdıklarından Buğdaycım, biz de zaman zaman duyuyoruz böyle şeyler ama bir dediğin çok doğru, insan hiç öyle bir söz duyduktan sonra herşeye aynı devam edebilir mi?
Huzursuz bir ev, cezaevinden farksızdır bence...
Senin de dört duvarın hep huzurlu olsun...
Natalicim, devam edenlerin de dediğin gibi cezaevinden farksızdır evleri.
Teşekkür ederim :)
Yorum Gönder