17 Temmuz 2010 Cumartesi

ŞİKAYET KUTUSU

Bu sayfa benim şikayet kutum olacak.Şikayet duyduğum,sancılandığım olayları yazmak istiyorum bugün.Aslında olumsuzluk iyi değildir ama içini dökerek rahatlamak en büyük pozitifliktir bence.


Yazıma şu cümleyle başlamak istiyorum.Yüz verdikçe yüz bulanlara,yüz çevirme operasyonu başlamıştır.
Bu operasyon kararı nereden alındı,fikir nasıl oluştu derseniz hemen anlatayım.Eminim hepimizin hayatında bazen fazla güvendiğimiz,sohbetinden hoşlandığımız,şakalaştığımız arakdaşlarımız olmuştur.İşte bu her şeyin fazlası bazen fazlalaşıyor.Muhabbet koyulaştıkça dibi tutuyor ve bir bakmışsın ki her şeyin tadı kaçmış hatta yanmış.O yanık kokusu gitmez artık ve dersin ki, bu muhabbet bir daha pişirilemez.Tıpkı bir yemek gibi.En üzüldüğün nokta da budur,şevkle hazırladığın yemeğin yanması ve yenilemez duruma gelmesi.Bir ikincisi yapılsa bile asla birincideki kadar şevkli olmazsın.Sonra neden diye sorarsın kendine?Ben bunu hak edecek ne yaptım? Güler yüzlülük,samimiyet vazgeçilmez ikilimdir.Ve bu saflığı deşifre ettikleri anda saldırı düzenleme içgüdüsü nedir,nedendir?Eksilerini toplayıp yüzüne vurma nedir,nedendir?Arkadaş dediğin,saklar,korur,kolar açığa çıkarmaz denir ya.Böyle bir dünya yok kardeşim.Vuran vurana...
Bu durumun en iyi tarafı büyümek.Büyüdükçe kurallar koyuyorsun kendine.Sınırlar oluşturuyorsun.Durmaları gereken yerlerde durduruyorsun.Artık bir trafik lambası var içimde. Dur - Hazırlan - Geç
Sanırırm en iyi çözüm de bu oldu.


Derken şikayet kutumda bir konu daha yer alıyor.Miş gibi yapmak...
Başkalarını zehir gibi eleştirip, kendi hayatlarında her şey muhteşemmiş gibi gösterenler topluluğu.
Bağır çağır evliliklerin mükemmeliğinden anlatmak,aşkım şaşkım diye birbirine (özellikle toplumda) bağıra çağıra seslenmek ve ayrıyken adamı başka bir kadınla sarmaş dolaş görmek.En güzel imaj çöküşü!!!Fazla mı fesat oluyorum ne,ama ne yapayım canım ne diye anlatırsın geniş geniş her şeyini, yuvanı ,pembe panjurlu evini,yatağını,ilişkini , güzelliğini ,yakışıklığını.Bırak da başkaları övsün seni yada sizi.Bu tescillenme arzususdur aslında.Ben böyleyim demek,ben buraya gidiyorum,şunu yapıyorum,şöyle yapıyorum demek.Herkesle her şeyi paylaşmak tescillenme ihtiyacı duymaktır bana göre.Ben tescilledim onayladım böylelerini.Anca öyle susuyorlar, nasıl takdik?


Ve en son şikayetim. Sinemada herkes sessizken,filmin girişini beklerken sesli bir şekilde özelini anlatmak.
Dün, nerdeyse bir seneden sonra, sinemaya gittim.Heyecanla filmin başlamasını beklerken yanımda bir çiftin konuşmasına şahit olmak zorunda bırakıldım.Konu kızın üzerindeki elbise.Babam izin vermezdi diyor erkek arkadaşına.Erkek neye diye soruyor.Elbiseme diyor kız.Baksana dekoltesine hayatta izin vermezdi,niyesini de hiç anlamıyorum.Meme olsa neyse ama meme de yok ki bende diyor bağıra bağıra.(Hepimiz kızın memelerine baktık) Erkek de şöyle koydu noktayı. E benim yanımda niye giyiyorsun o zaman?..
Türk Malı'nı kısa kısa izlesem de bir cümlesi var aklımdan çıkmayan,YİTTER YAA YİTTER :) diye.İşte tam oturdu bu laf.Gerçekten yettiniz be !!!

Bu şikayet kutusu çok keyifli oldu.Hatta siz de yorumlarınızda şikayetlerinize devam edin.Belki aramızda bilmeden bu şekilde davranıp huyunu düzeltebilecek birileri vardır.Ben de dahil olmak üzere...

2 yorum:

bilge ve annesi dedi ki...

Sevgili Buğday,şimdik düşünüyorum varya senin bahsettiklerine ekleyebileceğim bir dolu şikayetim var. Mesela kızıma yeşil ışıkta geçmelisin derken,onun"sadece biz mi?" sorusunu yanıtlayıp durmaktan, oyuncak diye alınan silahlardan, çocuk oyunlarını üç beş,bilemedin on kişi izlemekten, insanlara güvenememekten, geriye dönüp baktığımda hayatımda gerçekten dostum diyebileceğim kimsenin olmamasından çok ama çok şikayetçiyim. Biraz ortaya karışık oldu ama şimdilik bu kadar, arz ederim, sevgilerimi de sunarım...

Bugday Tanesi dedi ki...

Bu şikayet kutusu çok iyi oluyor insanın hayatında,ha illa ki bir şikayet bulacağım diye de zorlamaya teşvik ediyor ama dengeyi ayarlayabilen için güzel bir oyun.
Gittikçe yalnızlaştığımızı ben de düşünüyorum ama fazla da olumsuzluğa gelmiyor hayat.Çünkü olan kendine oluyor.Dolayısıyla elinde olanlarla kızınla,eşinle,hatta ailenle tüm saniyelerin en iyisini en güzelini yaşamaya çalış.Unutmamalıyız ki nefes aldığımız her saniye her şeyden daha değerli.