29 Eylül 2009 Salı

Benjamin Button

İzlemeden önce yoğun reklamına aldanarak bu filmin konusunun ilgi çekici olduğunu düşünmüştüm.Benjamin Button kareketeri yaşlı doğup gençleşerek sürdürecektir hayatını.Ve bunun getirdiği zorluklar işlenecektir filmde.Akşam dedim ki hadi bir değişiklik olsun izleyelim şunu.Esne esne esne, bir hal oldum.Alt dudağımla üst dudağım birbirine kavuşmak için bir hayli savaştılar ama başaramadılar.Bir bakmışım kırlentle bir olmuş,filmin bir saatine yakın uyumuşum.Kalktığım yerden devam edince anladım ki uyuduğum sırada hiçbir şey kaçırmamışım.Ne sıkıcı bir işleyiş,ne esnetici bir anlatım.İzleyeniniz var mı bilmiyorum ama izlemeyin de.Bu oyuncular bu filmi nasıl kabul etmişler hala anlamış değilim.Ama düşünyorum da ben gibi reklamına ve sunumuna aldanan kerizler sayesinde kazanmışlardır yine birkaç kuruş...Kerizlik yapmayın, bu filmle zamanınızı harcamayın :D

7 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Ya ben de DVD den izledim. Hatta DVD evde 2 ay kadar bekledi, 3 saat izlemeye değer mi diye, sonunda niyet ettim. Senin dediğin gibi 3 saat zor geçti ama düşündüğüm kadar sıkıcı bulmadım. Tamam saçma olmasına saçma ama yine de idare ederdi, hele ki kızın güzelliği başlıbaşına bir izleme sebebi idi. ama bana Oscar adayları içinde tercihimi sorarsan "Reader" derim.
Öptüm canım.

Hamiş: Ya şu kelime doğrulamayı kaldırsan, öyle abuk ve okunaksız şeyler çıkıyorki. Mesela şimdi "ackboe" çıkmış. insanın aklına kötü kötü şeyler geliyo töbe töbe:))

Bugday Tanesi dedi ki...

Nurişiimmm sen istersin de kaldırmaz mıyım kelime doğrumaları :D Hemen yok ettim.
Valla bilmiyorum ben hiç sevmedim filmi ama dediğin gibi kız bir harika.Bayıldım o turuncu dümdüz saçlarına.Hatta ilk ortaya çıktığı hali,hani şu masanın altında saklandıkları zaman,işte en çok onu beğendim.Ne tatlı bir kız o öyle.Anne olmaya niyetlendiğim zaman sipariş versem böyle çıkar mı bebek? :D
Reader'ı izlemedim,bi bakış atayım :D

Sokrates'in Yeğeni dedi ki...

Her zaman, her yerde söylüyorum: Zaten TVlerden Hollywood filmleri izleyerek büyüyorsunuz, yeter artık, iyi bir sinema izleyicisi ve hatta yorumcusu olmak istiyorsanız, dünya sinemasını keşfe çıkın, vaktinizi boşuna öldürmeyin diye. Avrupa sineması muhteşem ürünler veriyor mesela... İşte Buğday Tanesi'nin paylaşımı da bunu bir kez daha teyit ediyor.

Ben kendi hesabıma Benjamin Button'ın hikayesini sadece fragmanlardan izledim. Muhtemelen filmin tamamını da izlemem...

Bu arada Leylak Dalı da değinmiş; Blogger Google'a ait olduğu için tamamen güvenebilirsiniz. CAPTCHA kullanmaya gerek yok.

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Ben bu filmi izlemedim, çünkü Can Yücel'in " Tersine Yaşamak " diye bir şiiri vardır, o şiiri o kadar severim ki izleyemedim nedense:))
Sevgilerimle Dilek'ciğim.

Leylak Dalı dedi ki...

Ya Buğdaycım, nerdesin sen? Sesin soluğun çıkmaz oldu...
"Bir ara, bir sor Allahaşkına" Kayahan bile merakta:)))

Bugday Tanesi dedi ki...

Leylak ablamm,çok kötüyümmm...Parçalara ayrıldım...Bölündüm.Annem bir daha dönmemk üzere gitti.Anlatacak o kadar şey var ki,ama dilim varmıyor.Gördüm onu son kez...
Nasıl anlatılır bilmiyorum ama hiçbir mutluluğumun adı mutluluk olmayacak bundan sonra.Bir yanım yarım kalacak acıya ayrılmış olan.
Anlyacağın burdayım ama değilim...

Leylak Dalı dedi ki...

Canım benim, nasıl üzüldüm anlatamam. Söyleyecek söz bulamıyorum. Ne desem boş ama yine de kendine dikket et. Yaşadım biliyorum, bu acı hiç bitmez ama zaman herşeyin ilacı, inan küllenecek. Lütfen dağıtma, ayaklarının üstünde durmaya çalış, ne mutlu ki başını yaslayacağın eşinin omzu var, onun için sağlam ol canım. Keşke yanında olup acını paylaşabilseydim. Çok öpüyorum seni, Allah sabır versin...