9 Mayıs 2012 Çarşamba

İÇİNDE GÖCEBELİK İÇEREN KALICILIK

Bugünlerde daha iyi anlıyorum göçebe bir hayat istediğimi. Her bir durakta durabilirim, inebilirim sonra sıkılıp başka bir durakta tekrar başka bir yol için bekleyebilirim.

Kalıcı olmak yoruyor beni. Kalıcılığın o sıradanlığı köreltiyor tüm akışlarımı.

Bastıkça ayağağımı yeni topraklara beynime giden mesajlar çoğalıyor. Taslaklar bölümü uyarı veriyor yer yok diye.Nefes aldığımı hissediyorum o zaman, cümlelerim anlamlaşıyor.


Bir vagon görüyorum örneğin, kırmızı perdeleri olan ve bana mor mor bakan. İçinde hayal ettiklerim tıpkı aşağıdaki yolcular gibi. Pencere kenarında oturan kadına bakıyorum. O ben olabilirdim diyorum. Heycanlıymışım biraz. Ama kafamda dolaşanlardan dikkat kesilemiyorum komşum gibi gazetelere. Dışarı bakmayı tercih ediyorum. Seviyorum çünkü ağaçların yeşil bir çizgiye dönüşmesini ve sabit kalan göğle yarışmasını. Yanımda oturan adam ,ciddi. Neşeli bir mizacı var aslında diye düşünüyorum. Yorgunluk yüzündeki çizgileri keskinleştiren. Tek kelime etmiyor üstelik. Sanırım vagonun havasına sindi suskunluğumuz. Tek konuşan gazete. En solumda oturan yaşlı adam hakkında hiç bir fikir oluşturamyorum. Bir model belirlemişim ya önceden aldığım verilerle kafamda. Onu hiç bir modele sokamıyorum. Kendi halinde biri işte diyorum. Belki de sadece kendi halinde olmak en iyisi diye ekliyorum...




Sonra bir ev görüyorum sarı sıcak.Ben ordan geçerken biri selamlasa beni ve dese gir içeri. İçeride Zülfü Livanelinin sesinde dökülse karlı kayın ormanı . Ve sonra biz toplasak yine dizeleri. Dışarı çıksak ve sussak.


Her şey kırmızı şekerli bir elma ile sonuçlansa. Sepetimi takıp gitsem koluma. Ve açılsam yeni topraklara...

8 yorum:

hüznün tadı dedi ki...

Gitmeleri hep seviyorum ama hep dönmek üzere. Kalıcı gitmelere hep gitmelere ne kadar özensem de ürkmüşümdür.

Asuman Yelen dedi ki...

Çok ama çok sevdim bu yazıyı. Sıcak ve samimi. Aslında bu, hepimizin hayali ama senin anlatım biçiminle
çok daha sevimli olmuş sanki:)

Bugday Tanesi dedi ki...

Hüznün Tadı, dediğin gibi ilk başta ürkütücü gibi geliyor ama insan her şeye alışabiliyor bence. Belki de gitmek kelimesi ürkütücü olan. Biz ona yeni tecrübeler için başka bir yerde başlamak desek mi acaba :)

Bugday Tanesi dedi ki...

Asuman ablacım, çoğumuzun hissettiği şeyler ortak aslında. Sadece kelimelerimiz farklı akıyor :)Çok teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

Elma şekeri çocukluğumu hatırlattı.Ah gitmek fikri..yıllarca hep gitmek istedim ama istemekten yoruldum :) gidemedim.Sevgilerimle,Asis .

neslihan erzincan özgür dedi ki...

sevgili Dilek mailine bakar mısın:)

MAVİANNE dedi ki...

o elma şekerinden aldım bir tane :))
anneler günün kutlu olsun
sevgiler

MAVİANNE dedi ki...

canım kitap etkinliği ne oldu??
ben kitabımı gönderdim sevindim de eline ulaşmış neslihanın